Su Problemi

Geçtiğimiz aylarda hava şartlarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sebebi ile İstanbul susuzluk problemi ile karşı karşıyadır. Aslında sadece İstanbul değil, Türkiye’nin birçok kesiminde aynı problem yaşanmaktadır. Gelecek aylarda beklenen yağışların gerçekleşmemesi durumunda, Türkiye zorlu bir sürece hazırlıklı olmadır. Yetkililerin bir an önce konu hakkında önlem almaları ve insanlarda farkındalık yaratmaları gerekmektedir.
Aksi takdirde problem yalnızca susuzluk ile sınırlı kalmayacak, hava sıcaklıklarının yüksek olduğu bölgelerde ve gerekli yağışların yaşanmadığı kesimlerde, özellikle farelerin ve haşerelerin çoğalmasına sebep olması beklenmektedir. Bu da insanların sadece susuzluk ile değil fare ve haşerelerle de  mücadele edeceği anlamına gelmektedir.
Küresel ısınmanın kendini iyice fark ettirdiği ve önlemlerin yetersiz kaldığı son yıllarda, susuzluk problemiyle nasıl başa çıkılacağı merak konusu olurken; insanların kendilerini sorgulaması ve herkesin suyu daha idareli kullanması bu problemi  bir nebze olsun azaltabilir. Suyu nasıl idareli kullanacağı hakkında halkımızın bilinçlendirilmesi ve bunun için yayın organlarında konu ile ilgili kamu spotları yayınlanması, suyun daha bilinçli kullanılmasını sağlanabilir.

Antalya Kemer

Antalya’nın küçük ilçesi neden bu kadar çok turist ağırlıyor? Rus, alman Hollandalı, belçikalı ve birçok milletten turistler neden kemer bölgesini seçiyor? Rus turistlerin ikinci vatanı olarak görülen kemerde bizim göremediğimiz şey ne, bu bölgenin tarihi, doğası, yeşilli, mavisi neden bu kadar çok rağbet görüyor. Bu makalemizde bunların nedenlerinden ve doğasının güzellikleriyle birlikte gece hayatından bahsedeceğiz…

Antalya merkeze uzaklığı 43 km’dır. Antalya ilimizin batısında yer alır. Kemer; sırasıyla beldibi göynük, kemer merkez, kiriş çamyuva, Tekirova olarak beldelere ayrılır. kemere yolculuk Antalya’dan kemere istikametiyle başlar. Bu yolculuk sırasında kemer yoluna girdiğimizde yemyeşil bir doğanın başladığını fark ederiz. Bu yolculuğun bir kısmı sahil kenarından devam eder. Yolculuğumuz üzerindeki son tüneli geçtikten sonra karşımıza kemerin ilk beldesi beldibi karşılar. beldibi beldesi tatil köyleri, oteller ve yerli halkın yerleşiminde olan bir beldemizdir. Ana yolu takip ettiğimizde kıvrılan yollar bizi kemerin göynük devam eder. Göynük dünyaca ünlü kanyonlarıyla bilinen beldemizdir. Göynüğün ilk sapağına geldiğimizde bizi dünya karşılar. ana yoldan devam ettiğimiz zaman göynük beldesinine girmeden göynüğün etrafından kemere doğru yolumuza devam ederiz.kemere üç giriş bulunmaktadır ki biz ikinci girişten girmekteyiz çünkü daha kolaydır .bu girişte bankaların bulunduğu bir caddeden geçtikten sonra kemer saat kulesi karşımıza çıkar .kemer saat kulesinin önce sola ardında sağa tarafa dönerek ara yoldan devam ederiz.ara yolun sonuna geldiğimizde tekrar sağa doğru dönüşümüz sonrasında kemerin dünyaca ünlü eğlence mekanları inferno ile aura karşımıza çıkar .bu eğlence mekanları yaz aylarında dünyaca ünlü sanatçıların konserlerine ev sahipliği yapmaktadır;İNNA gibi…

Daha sonra devam ettiğimizde yol bizi kemer marinasına götürmektedir. Bu yoldan tekrar ana yola çıktığımızda kemerden sonra bizi kiriş karşılar ve daha sonra da çamyuva denizin beklide en güzel olduğu yerdir. Ana yolumuzdan devam ettiğimiz zaman tahtalı dağının eteklerinde Olympos teleferik karşımıza çıkar. Bu yolun son kısmında otel bölgelerinin son bölümü gelir karşımıza Tekirova.

   Kemer bölgesinde sizin için dikkatinizi çekmek istediğim gezilecek yerler olarak

– Beldibi mağaraları

– Göynük kanyonu

-Kemer merkezdeki kemer saat kulesi ve kapalı yolu

-ldyros antik kenti

-Selçuklu av köşkü

-Phaselis antik şehri

-Olympos teleferik sistemi

-Olympos antik şehirleri

Bu yerler tarihi dokularını korumuş ve zamanla birçok ülkeden turist çekmeye başarmıştır. Kemer tarihi doğası ve denizi ile en muhteşem bir doğaya sahiptir.

Turizm danışma bürosunun verilerine göre kemere 2013 yaz döneminde 542 689 bin turistin geldiği söyleniyor. Ruslar almanlar Hollandalılar ve Belçikalıların çoğunluğunu oluşturduğu bir sayıdır. bu sayı kemerin ne kadar önemli bir destinasyon merkezi olduğunu gösteriyor.

Şunu belirtmek isterim fırsatınız olurda kemere yolunuz düşerse sizin için yazmış olduğum yerlere gitmenizi tavsiye ederim. Umarım yeterli bilgiyi size aktarmış ve bu bilgiler ışığında size biraz bilgilendirmişimdir.

 

Glayöl

Gladiolus olarak da bilinen Glayöl çiçeği soğanlı bir bitkidir ve ömrü de çok uzundur. Görüntüsünden bahsedecek olursak; çok hoş olduğunu söylememiz mümkündür. Kılıç gibi olan yaprakları sebebi ile adını görüntüsünden almıştır. Sağlıklı gelişimi için güneşli alanlar birebirdir.

En önemli özelliklerinin başında kış aylarında uykuya dalması ve yaz aylarında da uyanması gelmektedir. Uyanan Glayörlerin yaprakları çıkmakta ve üzerinde de yavru ve ana soğan olmaktadır. Bulunduğu yerlerin başında Afrika’nın güneyi gelmektedir.

Glayöl’ün yetiştirilmesi için en uygun olan yerler bahçeler ve balkonlardır. 30 cm ile 40 cm arasında boyları bulunmakla birlikte; 60 cm kadar uzayanları da mevcuttur. Eğer balkonda bulundurmak istiyorsanız uzun boylu olanlarını tercih etmemenizde fayda vardır. Renk çeşitliliğine sahip olmakla birlikte; çok hoş bir görüntüye sahiptir. Don olaylarının gerçekleştiği bir yerde yaşıyorsanız çiçeğinizi mutlaka korumalısınız. Toprağını kapatarak önleminizi alırsanız, herhangi bir sorun da yaşamamış olursunuz.

Küçük Günahlar

Adana’da yapış yapış bir yaz gecesinde aniden dişimde inanılmaz acıyla uyandım. Hatırladığım kadarıyla oniki onüç vardım yoktum. Canım annem ağlamama koşturup neyim olduğunu öğrendiğinde hemen bir karanfil verip sabaha kadar idare etmemi söylemişti. Galiba işe yaramış ki uyuyakalmıştım.

Ertesi sabah babam erkenden diş doktoru arkadaşı Yücel amcaya götürdü. Sıramızın gelmesini beklediğimiz odada diğer hastaların konuşmalarını dinlerken nasıl da acı çektiklerini duyunca korkmaya başlamış, acaba çok canım yanacak mı diye kara kara düşüncelere dalmıştım. Tabi arada farklı dialoglar da işitiyordum. Derken sıramız gelip içeri girdikten sonra o kadar da korkmama gerek olmadığını anlamış içim rahatlamıştı. Ufak bir operasyonla sıkıntıdan kurtulmuştum. İşte ilk diş ağrım bu şekilde atlatılmıştı.

Aradan epey zaman geçmiş, hayatta değişik deneyimler edinmiş; okul, sınav, tekrar sınav, mezuniyet, iş kaygısı, işte kalma kaygısı derken bir gece ansızın yine bir diş ağrısıyla uyanıverdim. Bu sefer evde yalnızdım ve karanfil yoktu. Ben de bir ağrı kesici yutuverdim; acım diner umuduyla.

Sandığım gibi olmadı; uykum çoktan firar etmişti. Acıdan inliyor, erkenden sabah olsun diye dua ediyordum. Sonra birden ne günah işledim de bunu çekiyorum gece gece dedim. Bu da nerden çıkmıştı değil mi? Bir yandan da neden bunu düşündüğümü düşünmeye başlamıştım.

Bizler gerçekten garip yaratıklarız. O zaman böyle düşünmüştüm; çünkü ilk diş doktoruna gittiğimiz de bekleme odasındaki bir kadın yanındaki genç kıza:’’Ya bak gördün mü! demiştim sana; dünyadaki küçük günahların cezasıdır diş ağrısı diye!’’

Gerçekten öyle midir acaba yoksa sadece diş ağrısının ne kadar acı verebileceğini anlatan bir benzetme midir? Ya da buradan çıkarılacak olan çocukken duyduklarımızın etkileri midir? Ya da ufacık olaylarda dahi yaptığımız yanlışlardan ötürü vicdanımızı rahatlatma şekli midir? Ve hala düşünüyorum ara sırada olsa ‘Nedir benim küçük günahlarım?’

İnci Çiçeği

İnci çiçeğinin sahip olduğu başka birçok isim bulunmaktadır. Mayıs çanı, Müge ve Muguet olarak da geçen inci çiçeğinin familyası ise zambakgiller(Liliaceae) familyasıdır.En önemli özelliklerinden bir tanesi de otsu özelliğe sahip bir bitki olmasıdır. Convallaria majalis bu çiçeğin gerçek ismidir. Mayıs çanı denmesinin tek sebebi ise görüntüsünün çan şeklinde olmasından kaynaklanmaktadır.

Görüntüsünden bahsedecek olur isek; çok narin ve güzel olduğunu söylemek mümkündür. Çiçekleri beyazdır ve özellikle bahar mevsiminde coşar. Sürünücü bitki olup; yaprakları yeşil ve koyu renklidir.

Sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için ihtiyacı olan gölgelik alanlardır. Ormanlarda ve derelerin olduğu alanlarda rastlamanın mümkün olduğu İnci çiçeği , özellikle Akdeniz bölgesinde Toroslarda ve Marmara Bölgesinde yetişmektedir. Yabanidir ve sağlık açısından da birçok faydası vardır. Esansından parfüm yapmak da mümkündür.

 

 

Begonvil

Bouqainvillea olarak da isimlendirilen Begonvil çiçeği ;familya olarak   Nyctaqinaceae familyasından gelmekte olan hem çok güzel, hem de çok hoş bir çiçektir.

Çiçek özen gösterilmek ister, sevilmek ister. Çiçek yetiştirmeyi özellikle çok seven ve bunu hobi olarak yapan insanlar vardır. Bu kişilerin yetiştirdikleri çiçeklerin arasında Begonvil de mutlaka yerini alır. Ana vatanı Güney Amerika olan begonvillerin çok fazla çeşidi mevcuttur. Çalı ve cüce olanlar bunlardan yalnızca iki tanesidir. Begonvilin sağlıklı gelişimi için ; güneşli olan alanları birebirdir ve öğleden sonraki güneş ise çiçeklerini açmasında doğru zamanlamadır. Genel özelliklerinden bahsedecek olur isek çiçek kılıfları olduğunu söylemek mümkündür ve bu kılıfların içinde de gerçek çiçekleri bulunur. Genel yapıları sebebi ile sert esen rüzgarlar ile soğukları hiç sevmezler.

Çiçeğinizi saksıda yetiştirecekseniz ve sıcak bir bölgede yaşıyorsanız kullanacağınız saksının toprak saksı olmasına özen göstermelisiniz. Böylelikle Begonviliniz zarar görmemiş olur ve sıcaklardan etkilenmez. Eğer hava şartları İstanbul’daki gibi ise de çömlek saksı kullanmanızda fayda vardır. Sulama yaparken; toprağının kuru olmamasına özen göstermeniz yeterlidir.

 

Hanımeli

Hanımeli çiçeği hem çok hoş görünümlü olan hem de sarmaşık şeklinde olan bir çiçektir. Familyası Hanımeligiller familyası olmakla birlikte ; Lonicera Capri folium olarak da bilinmektedir. Adam L Lonitzer’den ismini alan hanımeli ;zarif görüntüsü ile de hayranlık yaratır. Dilimizde Hanımeli çiçeği ismi ile anılmasının, en önemli sebepleri arasında; çiçekleri açmamış hali ile   zarif bir hanımefendi eli şeklinde olmasından kaynaklanır.

Görüntüsünün haricinde; pek çok özelliğe de sahip olan bu hoş hanımeli çiçeğinin aynı zamanda insanlara şans da getirdiğine de inanılmaktadır. Hanımeli bitkisinin, güzelliği ve zarifliğinin yanı sıra şifa verici özellikleri de bulunmaktadır. Özellikle nezle, bronşit ve de öksürüğe de iyi geldiği herkes tarafından bilinmektedir.

Bu bitki Avrupa ve Asya’da yetişmektedir. Taşıdığı özelliklerin en önemlilerinden bir tanesi de özellikle kış aylarında -30 derecelerde dahi dayanıklılığını koruyor olmasıdır. Hatta bazen kış aylarında yapraklarını döker ve bazen de hem yaz aylarında hem de kış aylarında yapraklarını korumaya devam eder.

Hanımeli çiçeğini yetiştirirken; özellikle dikkat edilmesi gerekli olan bazı hususlar vardır. Çiçeğimiz için en elverişli olan yer balkonlarımızdır çünkü havadar olan alanlar bu bitki için son derece idealdir ve sağlıklı gelişimine katkı sağlar. İlaçlama yapmak da önemlidir ama siz ilaçlama yapmak istemiyorsanız yıkama da yapabilirsiniz

Zambak

Zambak ; Liliaceae olarak da bilinmekle birlikte ; soğanla üretilir ve mevsimlik özelliğe sahiptir. Lilium diye de bilinen bu nadide ve çiçeğin pek çok rengi vardır. Mor, beyaz, kırmızı ve sarı gibi çok hoş bir renk seramonisi şeklinde halinde olan bu çiçeklerin pek çok da çeşidi vardır ve genelde süs bitkisi özelliğini taşır. Zambak çiçeği ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli hususların başında ekimi gelmektedir. Ekim için olan en uygun zaman; sonbahardır. Saksı seçiminde mutlaka toprak saksı kullanılmalı ve toprağını da gübrelemelisiniz.

Sıvı gübre seçiminde bulunur iseniz; çiçekleriniz çok daha sağlıklı olmaktadır. Bu nedenden dolayı gübreleme işlemi çiçekleriniz için ayrıca bir önem taşımaktadır. Kış mevsiminde azami dikkat isteyen çiçeğimiz hem çok soğuk havayı hem de çok sıcak havayı sevmemektedir. Kış mevsiminde çiçeğinizin bulunduğu saksının üstüne kum koyduğunuz takdirde ;çiçeğinizi kış aylarının soğuklarından ve zor şartlarından da korumuş olursunuz. Bu çok hoş görünüme sahip olan çiçek; güneş ışığı ile direkt temas etmekten hiç hoşlanmaz. Hava akımından da olumsuz etkilenir. Mineral ve vitamin desteği vererek de sağlıklı bir şekilde gelişimine destek olabilirsiniz. Bu destek senede bir defa uygulanır ise yeterli gelir.

 

 

 

Zakkum

Zakkum çiçeği familya olarak Apocynaceae familyasından gelmektedir. Çok hoş bir görüntüsü olmakla birlikte rengarenktir. bir çiçektir. Çiçekleri pembe, kırmızı ,beyaz ve sarı gibi renklerde açmaktadır. En çok rastladığımız rengi ise , pembe renkli olandır. Sadece dışarıda değil aynı zamanda evde de rahatlıkla yetiştirilebileceğiniz zakkum hem çalı şeklinde bir görüntüye sahiptir hem de boyu altı metreye kadar uzayabilmektedir.

Eğer bu çiçeği evde yetiştirmeye karar verirseniz; özellikle yaz mevsimi geldiğinde mutlaka dışarda bulundurmanız gerekir. Yol kenarlarında ve parklarda sıkça rastlayabileceğiniz zakkumu evinizde balkonunuzda da yetiştirebilirsiniz. Zakkum ağacı aynı zamanda Zıkkım ağacı olarak da bilinmekle birlikte ;Akdeniz de sahil kesimlerinde yetişir.

Zakkumun en önemli özelliklerinden bir tanesi de zehirli bir bitki özelliği taşımasıdır. Şayet evinizde hayvan besliyorsanız ve çocuğunuz varsa, evinizin içinde yetiştirmemeniz de fayda bulunmaktadır. Güneş ışığını sevmekle birlikte asitli ve kireçli olmayan toprak seçimi de önemlidir. Zakkumunuz bahçenizde ise; toprağının kuru kalmamasına dikkat etmeniz gerelir.

Bahçenizde zakkumunuz varsa veya yetiştirecekseniz dikkat etmeniz gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Zakkum güneş ışığını sever, gölge ile arası yoktur. Toprak seçimi yaparken, çok fazla bir özellik aramanız gerekmez sadece çok fazla kireçli ve asitli olmayan toprak tercih etmenizde fayda var. Hatta toprağının biraz humuslu olması da iyi olur. Saksıda yetiştiriyor iseniz de ;kuru kalmaması önemlidir.

Papatya

Papatya çiçeği insana mutluluk veren ve ilkbahar ile birlikte insanın içini neşe ile dolduran bir özelliğe sahiptir. Kır bitkisi özelliğine sahiptir. Papatyanın genel özelliklerinden bahsedecek olur isek ; orta kısmının yuvarlak , yapraklarının narin ve olduğunu söylememiz mümkündür. Familya olarak ; bileşikgiller familyasından gelir. Pek çok türe sahiptir. Özellikle mayıs papatyası; nisan ve eylül aylarının arasında tarlalarda açmaktadır. Bir diğer tür Katmerli papatyadır. Bu papatyanın en önemli özelliği ise ;tarla ve çayırlarda yetişmesidir.

İstanbul’da sıkça rastlamanın mümkün olduğu bu güzel çiçek Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde, sıkça bulunmaktadır. Humus zengini topraklar ile nemli ve kuru bölgelerde yetişmekte olan bu çiçek kumlu toprakları sevmektedir. Eğer humuslu olmayan topraklar olur ise de verim hemen düşmektedir. Papatyanın en güzel özelliği de sadece bahçelerde yetişmesi değildir. Misafirliğe giderken demet halinde götürebileceğimiz bu hoş görünümlü çiçek evlerimize renk ve mutluluk katar. Bir vazonun içine koyup, suyunu sıkça değiştirir isek; uzun ömürlü olur ve tazeliğini de korur.

Saflığı simgelediği gibi sağlık açısından da faydaları saymak ile bitmez. Adet düzensizliğine ve gastrite de çok iyi gelmektedir. Saçlara ve cilde de çok iyi gelen papatyanın çayını da içmeniz mümkündür.